Ana Sayfa  /  KİTAP  /  Brezilya’da İlk Müslümanlar -Brezilya Seyahatnamesi- / Recep ŞEKER
  • Facebook da Paylaş
Brezilya’da İlk Müslümanlar -Brezilya Seyahatnamesi- / Recep ŞEKER
  • 23-04-2015
  • 1 yorum
  • 5755 okunma
Brezilya Seyahatnamesi küçüklüğüne karşın, varlığı hâlâ resmen kabul edilmeyen Brezilya Müslüman toplumunun tarihsel serüveninin bir dönemine ışık tutması nedeniyle ilginç bir eserdir; bu çağın neredeyse tek yazılı belgesi niteliğini taşıması bakımından, o ölçüde de önemlidir.

Brezilya Seyahatnamesi, Osmanlı’nın o güne kadar varlığından haberdar olmadığı bir dünyayı keşfinin ve bu dünyayı yeniden biçimlendirme çabalarının hikâyesidir. Hikâye, tam yüz elli yıl önce (1865) Osmanlı’nın iki savaş gemisinin Basra Körfezi’ne giderken fırtınaya yakalanarak Amerika Kıta’sına, Brezilya sahillerine sürüklenmesiyle başlar. Hikâyenin kahramanı Bağdatlı Abdurrahman Efendi, bu gemilerden birinin imamıdır.

Rio de Janeiro limanında demirleyen gemiler, Brezilyalıların büyük ilgisini çeker. Binlerce kişi, kitaplarda "yamyam" oldukları yazılan Osmanlıları görmek için limana akın eder. Meraklı kalabalığın içinde Müslümanlar da vardır. Kahir ekseriyeti uzun zaman önce Brezilya’ya köle olarak getirilen Afrikalıların çocukları olan bu insanlar, gemidekileri muhabbetle selamlayıp, "Biz sizinle kardeşiz" derler. Frenkler gibi giyinip, İslamiyet’le bağdaşmayan bazı hal ve hareketler sergiledikleri için,  Osmanlı denizcileri buna inanmakta güçlük çektiler.

Ertesi gün, içinde siyahîlerin de olduğu bir grup gemiyi görmeye gelir. Portekizce bilmediklerinden anlaşamazlar. Nihayet bir gün öğle vaktinde eda edilen namaza, gemiyi ziyarete gelenlerden bazılarının iştiraki üzerine, burada Müslümanların da olduğu anlaşılır. Siyahîler bütün beyazların Hristiyan, bütün siyahîlerin de Müslüman olduğunu zannetmektedir. Beyazlardan da Müslüman olduğunu görünce sevinirler. Aynı kişiler Arapça ve Portekizce bilen bir tercümanla tekrar ziyarete gelirler. Buradaki Müslümanların isteği üzerine, onlarla iki hafta kadar ilgilense de, izinsiz olduğundan geri dönmek zorundadır. Fakat buradaki Müslümanlar, İslâm'ı öğretecek birinin kendileriyle kalmasını rica etmektedir. Geminin kumandanıyla bu durumu istişare ederler. Kumandan, gemilerin burada habersiz ve izinsiz bulunmasından dolayı konuya sıcak bakmaz. Çünkü Brezilya hükümeti, Osmanlı Devleti'nin, Brezilya halkları arasında ayrılık çıkarmak için gemilerle misyonerler gönderdiğini ileri sürerek problem çıkarabilecektir. İstişarenin sonunda İslâmiyet'i onlara öğretecek birinin kalması kararlaştırılır. Abdurrahman Efendi'nin gerekli izni kumandan tarafından Brezilya yetkililerinden temin edilir.

Brezilyalı Müslümanların Dini Düşünceleri

Brezilyadaki Müslümanlar siyahîdirler ve buraya çoğunlukla Afrika içlerinden köle takasıyla getirilmişlerdir. Orada öğrendikleri İslam’ı burada yaşamaya çalışmaktadırlar. Bütün Müslümanların siyahî olduklarını zannetmektedirler, hatta Müslümanlığın siyahî ırkına has bir din olduğuna inandıklarından, uzun yıllar Brezilya’daki halktan Müslüman olmak isteyenler bu inanç nedeniyle Müslüman olamamıştırBuradaki Müslümanlar küçük yaşta vatanlarından ayrıldıkları için İslâm'ın esaslarını unutmuşlardır. Köklerinden ve evlerinden koparıldıklarından dolayı ellerinde yazılı bir kaynak da yoktur. Müslümanların çoğu kimliklerini gizler, kayıtlara Hristiyan olarak geçer. Çünkü doğan her çocuk Hristiyan usullerince vaftiz edilip belgelenir, belgelenmezse çocuk esir gibi çalıştırılır. Cenazeleri de bu usullere göre defnedilir. Bütün bu baskılar, inançlarını gizlemelerine sebep olmuş ve inançları da zamanla hayatın içinde eriyip gitmiştir.  Buna rağmen İslami öğrendikleri veya atalarından öğretilenlerle İslam’ı yaşamaya çalışırlar. Gizli bir ibadet yeri edinirler. Kıldıkları namazları düzgün değildir. Şaban ayında oruç tutmaktadırlar. Bildiklerini de kendilerine yardımcı olan tercümandan öğrenmişlerdir. Yerliler ve Abdurrahman Efendi arasında tercümanlık yapan kişi- sonradan öğrenilecektir ki- Yahudi asıllıdır. Buradaki Müslümanların zaten unutmuş oldukları dinlerini tamamen bozmak için çalışmaktadır. Görünüşte Müslüman, adı Ahmet olan bu tercüman özellikle namaz oruç gibi esaslar üzerinde oynamaktadır.

Abdurrahman Efendi, Fas asıllı Yahudi'nin, vaazlarını kasıtlı olarak yanlış tercüme ettiğini öğrenir. Birkaç ay içinde ihtiyacını temin edecek kadar Portekizce öğrenir. Arap harfleriyle Portekizce iman esaslarını anlatan bir kitapçık hazırlar. Beş yüz kişiye ders vermeye başlar. Sohbetlerine ilgi o kadar artar ki, birkaç hafta sonra mescit olarak kullanılan mekana sığmazlar ve gizli evleri, mekanları tutarlar.  Çünkü Brezilya Hükümeti Müslümanların dinlerini yaşamalarına müsaade etmemektedir. İslâm'ı terk etmeyenlere idam dâhil çeşitli cezalar verilir. Engizisyon mahkemelerinin sert kuralları uygulanarak birçok Müslüman işkenceyle öldürülür. Brezilya hükümetinin bu tutumu geçmiş zamanlar da siyahilerle Hristiyanlar arasında büyük bir savaş meydana gelmiş. Hristiyanlar savaştan galip çıkmış Bu savaşa Müslümanlar neden olduklarından, dolayı daha sonraları korkularından inançlarını gizlemek zorunda kalmışlar. Siyahî Müslüman köleler Arap harfleri ile yazı yazmanın bile idam sebebi olarak görüldüğü kara günler yaşamışlar.

Abdurrahman Efendinin İrşad Çalışmaları

Gemiden ayrılarak siyahilerin arasında yaşamaya başlayan Abdurrahman Efendi. Burada yıllarca süren kapsamlı bir tecdit çalışması yürütür.Abdurrahman efendi onun için önceden hazırlanan eve yerleşir.  Beş yüze yakın insana günde birkaç kez olmak üzere değişik zamanlarda ders vermeye başlar.

İçlerinde Kur’an’ın Amme cüzünden yukarısını bilenler olamadığını Amme cüzüne kadar bilenlerin de çoğunun ekâbir takımından olduğunu, dilleri gayet ağır olduğu için, Arap harflerini telaffuz edemediklerini, Frenk alfabesi kullandıklarından alfabelerinde sa, ha, hı, zel, sad, dad, ayın, gayın ve he harfleri bulunmadığını Kur’an’ın son derece yüksek fiyatlarla alınıp satıldığı için kuranı temin edemediklerini, buldukları ya da temin edebildikleri Kur’an’ı da okumak öğrenmek için almayıp teberrük için sandıklarda sakladıklarını tespit eden Abdurrahman Efendi gençlerden ve büyüklerden de istekli olanları seçerek onlara kuranı ve İslam’ın temel kurallarını öğretmeye başlar, beş vakit namaz hakkındaki hadisleri onlara ezberletir. Arap harfleriyle Portekizce küçük bir kitap hazırlatır. Kitapta Allah’ın sıfatlarını, peygamberleri, abdesti, namazı orucu, hacı ve zekat gibi temel kurallar anlatan Abdurrahman Efendi yer yer bazı öğütler vermektedir.

Müslüman Olmanın Önünde Engelin Kaldırılması 

Müslüman olmak isteyenlerin Müslüman oldukları zaman niyetinin doğruluğunun belirtisi olarak mürşide veya ekâbirin önde gelen liderler para hediye etmeleri gerektiğini Müslüman olduğunu gösteren bir belgenin ona verilmesiyle İslam’a girdiğini bundan dolayı binlerce yoksul insanın Müslüman olmadığını öğrenen Abdurrahman Efendi büyük bir toplantı düzenleyerek toplananlara Müslüman olmak isteyenlerden para alınmasının kesinlikle haram olduğunu toplantıda bulunanlardan, bu haberi duymayanlara iletmelerini ister. Müslüman olmak isteyenlerin önündeki engelin kalkmasıyla Müslüman olanların sayı on dokuz bine ulaştığını biliyoruz.

Abdurrahman Efendi Müslümanların sadece Rio'da bulunmadıklarını öğrenir, bir yıl sonra oradan ayrılır ve diğer şehirlerden aldığı davetlere icabet eder. Şehir şehir dolaşarak, yitik kardeşlerini sahih İslâm'a davet eder. Yıllarca âdetlerine ve ibadetlerine karışan bid'atleri ayıklamaya çalışır. Boyunu aşan meseleler vardır, kimi yerde başarılı olur, kimi yerde ise cehalet duvarını aşamaz. Ama yine de vazifesini yapmaya çalışır. Daha yapılacak çok iş vardır. Meselâ kuş gibi çığlık çığlığa konuşan Amazonluların arasına girmeli, onlara da İslâm'ı anlatmalıdır. Abdurrahman Efendi, Güney Amerika'yı baştan aşağı dolaşır, nerede bir Müslüman varsa arar bulur, derdini sorar.

Brezilya Seyahatnamesinin Önemi

Brezilya Seyahatnamesi küçüklüğüne karşın, varlığı hâlâ resm­en kabul edilmeyen Brezilya Müslüman toplumunun tarihsel serüveninin bir dönemine ışık tutması nedeniyle ilginç bir eserdir; bu çağın neredeyse tek yazılı belgesi niteliğini taşıması bakımından, o ölçüde de önemlidir.

Afrikalı insanın on altıncı yüzyıldan başlayan Brezilya serüveni bilinmekle birlikte, zamanla ülke nüfusunun üçte ikisine ulaşan sa­yılarına karşın kültürel kimlikleri özenle gözlerden saklanır. Yazılı kaynaklarda bugün bile Brezilyalıların yüz elli milyona yaklaşan sa­yılarıyla dünyadaki en büyük Katolik topluluğu oluşturduğu vurgulanmaktadır. Oysa bugün ülke nüfusunun en az yarısını oluşturan Afrika kökenli insanların önemli bir bölümünün daha yüz elli yıl öncesinde Müslüman olduklarını dile getirmesi açısından önemli bir kaynaktır Brezilya Seyahatnamesi.

 

 

Not: Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Urvetü'l Vuska'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

YORUMLAR
  • abdurrahman çelebi   11-06-2015 12:26

    Acaba birileri kitabı portekizceye çevirip Brezilya müslüman ve siyahi topluluğuna ulaştırmış mıdır? Kökleri bilmek önemlidir ve Hıristiyan olmuş olsalar bile köklerini bilirlerse ricat ve özedönüş gerçekleşebilir birgün.

Diğer